EVLİLİK SIRASINDA KADINA TAKILAN ZİYNET EŞYALARI İSTEMİ
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/12581
K. 2013/26114
T. 12.11.2013
• ZİYNET ALACAĞI İSTEMİ ( Evin İhtiyacı İçin Bozdurulan Ziynet Eşyalarının Rıza İle ve İade Şartı Olmaksızın Verildiğini Davalı Koca İspatlamak Zorunda Olup Somut Olayda Davacının Ziynet ve Takıları İade Şartı Olmaksızın Verdiğini Davalı Koca İspat Edemediğinden Ziynetlere Yönelik İade Koşullarının Oluştuğu )
• EVLİLİK SIRASINDA KADINA TAKILAN ZİYNET EŞYALARI ( Kim Tarafından Alınmış Olursa Olsun Ona Bağışlanmış Sayılır ve Artık Onun Kişisel Malı Olacağı - Evin İhtiyacı İçin Bozdurulan Ziynet Eşyalarının Rıza İle ve İade Şartı Olmaksızın Verildiğini Davalı Koca İspatlamak Zorunda Olduğu )
• EVİN İHTİYACI İÇİN BOZDURULAN ZİYNET EŞYALARI ( Rıza İle ve İade Şartı Olmaksızın Verildiğini Davalı Koca İspatlamak Zorunda Olup Somut Olayda Davacının Ziynet ve Takıları İade Şartı Olmaksızın Verdiğini Davalı Koca İspat Edemediğinden Ziynetlere Yönelik İade Koşullarının Oluştuğu - Ziynet Alacağı İstemi )
4721/m.174,185,186
ÖZET : Toplanan delillerden; davacı kadına düğünde takılan ve kişisel eşya niteliğinde bulunan ziynet ve takıların davalı koca tarafından bozdurulup harcandığı ve kadına iade edilmediği kanıtlanmıştır. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı olur. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda ise; davacı kadına ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı koca tarafından bozdurularak evin ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir. Evin ihtiyacı için bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı koca ispatlamak zorunda olup; somut olayda davacının ziynet ve takıları iade şartı olmaksızın verdiğini davalı koca ispat edemediğinden, ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. Davacı kadının ziynet ve takılara yönelik davası nedeniyle kocanın beyanında varlığını ve bozdurulduğunu ikrar ettiği 7 adet 22 ayar bilezik, 2 adet tam altın ve 63 adet çeyrek altın hakkındaki talebin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, bunlar hakkındaki isteğin reddi doğru olmamıştır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından ziynet alacağı davası yönünden; davalı tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Davalı kocanın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Toplanan delillerden; davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, eşini ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı; davacı kadına yüklenebilecek bir kusurlu davranışının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Davalı kocanın eşine fiziki şiddet uyguladığı ve hakaret ettiğine ilişkin yeterli delil mevcut değildir. Kadına ait günlükteki kadının şiddet gördüğüne ve hakarete uğradığına ilişkin açıklama, başkaca delille doğrulanmadığından sabit kabul edilemez ve kocaya kusur olarak yüklenemez. Kocaya yüklenebilecek kusur, sadece “birlik görevlerini yerine getirmeme ve eşini ailesiyle birlikte oturmaya zorlama” davranışlarıdır. Bu durumda kocanın sabit kabul edilen ve boşanma sebebini oluşturan bu kusurlu davranışları, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği ve bu sebeple Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulunun oluşmadığı gözetilmeden; davacı kadının manevi tazminat talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Davacı kadının ziynet eşyalarına yönelik temiz itirazının incelenmesine gelince;
Toplanan delillerden; davacı kadına düğünde takılan ve kişisel eşya niteliğinde bulunan ziynet ve takıların davalı koca tarafından bozdurulup harcandığı ve kadına iade edilmediği kanıtlanmıştır. Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı olur. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda ise; davacı kadına ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı koca tarafından bozdurularak evin ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir. Evin ihtiyacı için bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı koca ispatlamak zorunda olup; somut olayda davacının ziynet ve takıları iade şartı olmaksızın verdiğini davalı koca ispat edemediğinden, ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. O halde, davacı kadının ziynet ve takılara yönelik davası nedeniyle kocanın beyanında varlığını ve bozdurulduğunu ikrar ettiği 7 adet 22 ayar bilezik, 2 adet tam altın ve 63 adet çeyrek altın hakkındaki talebin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, bunlar hakkındaki isteğin reddi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1/b bendinde gösterilen sebeple davalı koca yararına, 2. bentte gösterilen sebeple de davacı kadın yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temiyze bölümlerinin ise yukarıda 1/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.11.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Dava konusu edilen ziynet eşyalarının davacının rızası ile müşterek evin ihtiyaçları için bozdurulup harcandığı, davalı koca tarafından kabul edilmiştir. Mahkemecede ziynet eşyalarına ilişkin talebin kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Evlilik birliği içerisinde davalı koca tarafından müşterek giderler için bozdurulan ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğunun kabul edilmesi gerekir.
Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesine göre “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” Türk Medeni Kanunu prensip olarak kadın erkek eşitliğini kabul etmiş bu nedenle de “eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacaklarını” hüküm altına almıştır. Öte yandan “Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” ( TMK. md. 185/3 )
Türk Medeni Kanunun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Somut olayda ispat yükünün davalıda olduğuna ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ispat yüküne ilişkin genel kuraldan ayrılmayı gerektirecek bir sebepte bulunmamaktadır.
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafından elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir.
Davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçede yoktur.
Bu sebeple temyize konu hükmün kabul edilen ziynet eşyalarına ilişkin davalının temyiz talebinin kabulü ile hükmün bu bölümü yönünden bozulmasını, temyize konu diğer bölümlerinin ise onanması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.