TAKİPTEN SONRA İŞLEYEN ZAMANAŞIMI

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

E. 2013/5340
K. 2013/10519
T. 21.3.2013
Alacaklı tarafından başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı gerçekleştiğini ileri sürerek icranın geri bırakılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, menfi tespit davası açıldığı ve böylece zamanaşmının durduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.


Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde çek olduğundan olaya TTK'nun 726 ve aynı Kanunun 730. maddesi göndermesi ile 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Borçlar Kanunu'nun 133.maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve T.T.K.'nun 730/18.maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662.maddesi, zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürmesi halinde, açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.01.1996 tarih ve 1996/12-654 Esas 1996/805 Karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiş olup, alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürdüğü menfi tespit davası, zamanaşımını keser ve kararın kesinleşme tarihine kadar zamanaşımı işlemez.
Somut olayda, alacaklı tarafından 18.06.2009 tarihinde yetkisiz Ortaca İcra Müdürlüğünde borçlu hakkında takip başlatıldığı, 01.12.2009 tarihinde yetkisizlik kararı ile dosyanın yetkili Fethiye İcra Müdürlüğüne gönderildiği, 06.01.2010 tarihinde de ödeme emri tebliğ edilerek takibin kesinleştiği görülmektedir. Borçlu tarafından takibe konu çeki de kapsayacak şekilde takipten önce 24.10.2008 tarihinde Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan menfi tespit davasında, dava dilekçesinin alacaklıya tebliğ edildiği ancak alacaklının davaya cevap vermediği, yargılama devam ederken alacaklı tarafından sadece ticari defterlerin sunulmasına ilişkin beyanda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, yargılama devam ederken borçluya söz konusu ödeme emri tebliği üzerine borçlunun Asliye Hukuk Mahkemesinden takibin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinde bulunduğu ancak talebin reddedildiği görülmektedir.
Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında davalı konumundaki alacaklının itirazını def'i yolu ile ileri sürmediğine ve duruşmalara katılmadığına göre söz konusu dava zamanaşımını kesemez.
O halde, mahkemece zamanaşımını kesen veya durduran diğer işlemler incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, menfi tespit davasının açılması ile zamanaşımının kesileceği yanılgısı ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.