YANLIŞ TEDAVİ SEBEBİYLE UĞRANILAN ZARAR
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2013/4-579
K. 2014/155
T. 26.2.2014
* YANLIŞ TEDAVİ SEBEBİYLE UĞRANILAN ZARAR (Husumet - Dikkatsizlik ve Tedbirsizliğe Dayalı da Olsa Eylemin Görev Sırasında ve Görevle İlgili Olmasına ve Hizmet Kusuru Niteliğinde Bulunmasına Göre Davada Husumetin Kamu Görevlisine Değil İdareye Düştüğü/Davalı Doktor Hakkındaki Davanın Husumet Yokluğu Sebebiyle Reddi Gerektiği)
* HİZMET KUSURU (Yanlış Tedavi Sebebiyle Uğranılan Zarar - Davalı Doktorun Görevi Sırasında ve Yetkisini Kullanırken İşlediği Bir Kusura ve Bu Kusurun Niteliği İtibariyle de Kamu Görevlisinin İhmaline Dayandığı/Dava İdare Aleyhine Açılıp Husumetin de İdareye Yöneltilmesi Gerektiği)
* HUSUMET (Yanlış Tedavi Sebebiyle Uğranılan Zarar - Dikkatsizlik ve Tedbirsizliğe Dayalı da Olsa Eylemin Görev Sırasında ve Görevle İlgili Olmasına ve Hizmet Kusuru Niteliğinde Bulunmasına Göre Eldeki Davada Husumetin Kamu Görevlisine Değil İdareye Düştüğü/Davalı Doktor Hakkındaki Davanın Husumet Yokluğu Sebebiyle Reddedilmesi Gerektiği)
* KAMU GÖREVLİSİNİN KİŞİSEL KUSURUNA DAYANILMASI (Yanlış Tedavi Sebebiyle Uğranılan Zarar - Dikkatsizlik ve Tedbirsizliğe Dayalı da Olsa Eylemin Görev Sırasında ve Görevle İlgili Olmasına ve Hizmet Kusuru Niteliğinde Bulunmasına Göre Eldeki Davada Husumetin Kamu Görevlisine Değil İdareye Düştüğü/ Davalı Doktor Hakkındaki Davanın Husumet Yokluğu Sebebiyle Reddedilmesi Gerektiği)
2709/m.129/5
657/m.13
818/m.41
ÖZET : Dava, yanlış tedavi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kasıtlarından ve kusurlarından dolayı doğan tazminat davalarında kamu görevlilerinin aleyhine değil ancak kamu idaresi aleyhine dava açılabileceğinin kabulü gerekir. Davacıların eşi ve annesi olan davacının davalının gerçekleştirmiş olduğu sezeryan ameliyatı sırasında gazlı bez unutulması sebebiyle dikkatsizlik ve tedbirsizliğinden dolayı 2. kez ameliyat edildiğini belirterek ve davalı doktoru hasım göstererek eldeki tazminat davasını açmıştır. Davacıların bu iddiası, içerikçe davalı doktorun görevi sırasında ve yetkisini kullanırken işlediği bir kusura ve bu kusurun niteliği itibariyle de kamu görevlisinin ihmaline dayanmaktadır. Hal böyle olunca, davalının görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına, dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı da olsa eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre, eldeki davada husumet kamu görevlisine değil, idareye düşmektedir. Öyle ise, dava idare aleyhine açılıp, husumetin de idareye yöneltilmesi gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davalı doktor hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.2.2010 gün ve 2002/41 E., 2010/90 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan A. Y. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6.6.2011 gün ve 6685-6479 Sayılı ilamı ile;
(... Dava, yanlış tedavi sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalılardan A. Y. tarafından temyiz olunmuştur. Davacılar, sezaryen yöntemiyle doğum yaptırılan davacılardan F. K.'un karın kısmında gazlı bez unutulması sebebiyle 2. kez ameliyat edildiğini belirterek, davalıların maddi ve manevi tazminatla sorumlu tutulmalarını istemişlerdir. yerel mahkemece, Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor sonuçlarına göre davalılardan A. Y.'nın 4/8 oranda kusurlu olduğu benimsenerek, adı geçen davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir. Dava, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden kaynaklanan ve zarar görenlerin kamu görevlileri aleyhine açtıkları tazminat davasıdır.
Sorun, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken, kişilerin zarar görmesi halinde, zarar görenin kamu görevlisinin şahsına karşı açtığı davada, kamu görevlisinin hizmet kusurundan ayrılabilen kişisel kast ve kusurunun araştırılmasına gerek olup olmadığı ve netice itibariyle davanın esastan mı yoksa husumetten mi reddine veya kabulüne karar verileceği ve bu konuda yorum yoluyla sonuca ulaşmanın ve uygulama yapmanın mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Bu durumda, kamu görevlisinin görevini yaparken kusurlu davranışta bulunmasının hizmet kusuru mu yoksa, hizmetten ayrılabilen kişisel kusuru mu olacağının tespiti gerekmektedir. Kamu kurumları kamu hizmeti yaparlar. Ancak kamu kurumları tüzel kişilik olduklarından ve bu kişilik maddi değil soyut bir kişilik olduğundan, kamu hizmetini bizzat yerine getiremezler. Kamu hizmeti, gerçek kişi konumunda olan kamu görevlileri ve bunların kullandıkları araç ve gereçlerle yerine getirilir. Bunun sonucu olarak, kamu görevlilerinin veya bunların kullandıkları araç ve gereçlerin kusur, ihmal ve hatalarından dolayı kamu hizmetinin yerine getirildiği sırada kişilerin zarar görmesi halinde meydana gelecek kusur kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Burada, kamu görevlisinin hizmetten ayrılabilen kişisel kusurundan bahsetmek kesinlikle mümkün değildir. Kamu görevlisinin buradaki kusuru hizmet kusurunu oluşturur.
Hizmetten ayrılabilen kişisel kusur ise kamu hizmetiyle ilgisi olmayan kamu görevlisinin özel hayatıyla tamamen özel tutum ve davranışlarından kaynaklanan bir kusurdur. Konunun iyi anlaşılabilmesi için örnek vermek gerekirse:
Sabahleyin aracıyla kamu hizmetini yapmak için çalıştığı hastaneye gelen doktorun, aracını park ederken kendisinden önce tedavi olmak için hastaneye gelmiş olan bir hastanın aracına çarpıp zarar vermesi halinde bu, doktorun kamu hizmetiyle alakalı olmayan kişisel kusurudur. Aynı doktorun aracını park ettikten, hastanedeki poliklinik odasına girdikten sonra görevi olan sağlık hizmetiyle ilgili yaptığı (teşhis, tedavi ve ameliyat gibi) eylemlerde bir kusur olursa bu kusur hizmet kusurudur.